Gerçek şu ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin hanımlarının arasında en üstün dereceyi almak bahtiyarlığına erişen Hazret-i Hatice (r.anha) validemizdir. Çünkü ilk zevceleridir. Zât-ı Nebevîlerine altı çocuk hediye etmiştir. Nesl-i Pâk-i Nebî ve O’nun dünyaya getirdiği kızdan, Hazret-i Fâtıma (r.anha) validemizden devam etmiştir.
Bu kitap, İslâm’ın ilk annesinin hayatından inciler sunmaktadır. O anne ki, İslâm kadınına en büyük bir örnektir. Hem öyle bir devirde ve zamanda yetişmiştir ki, o gün, dünya ateşler içinde yanıyordu. Çöl, susuz tencere, gözler kan sızan bir pencere idi. Dünyanın karar dereleri müşriklerle dolmuştu, günâh ve ahlâksızlık moda olmuştu. Kanlı ayaklar başlarda geziyor, mâsumlar inim inim inliyordu.
Hz. Âdem ve Havvâ ile başlayan aile ocağı, kemalini Cenab-ı Muhammed ve Cenab-ı Hatice’de buldu. Hatice’nin Cennet’ten gül toplayan eli, efendisine bir ömür boyu sevgi ve sadakat buketleri sundu.
İlk zevce ve ilk Müslümanın akıllara hayret verecek, dudakları ısırtacak hayatını okurken düşüneceksiniz… Düşündükçe ürpereceksiniz. Gönlünüze nice gaybi inciler dolacak ve nice zaman da gözleriniz yaşaracak…
Bir göz ki yaşarmayı bilmez, onun taştan ne farkı olur ki? Bir gönül ki, aşk ve imanla bir alev gibi çırpınmaz, onun kan gölünden öteye nesi vardır ki?