Helal Kazanç ve İnfak
Aziz mü’minler! Hepimiz biliriz ki; gerçek bir sevginin en büyük alameti fedakârlıktır. Seven sevdiğinin yolunda fedakârlık yapmayı, sevgisi ölçüsünde bir zevk ve vazife telakki eder. Bu açıdan mü’min bir yürek, yaratanı hürmetine bütün mahlûkatı, şefkat ve merhametle kuşatır ve kucaklar. Kardeşlik duygularının zayıfladığı, toplumsal huzur ve sükûnun kaybolduğu, kin ve husumetin çoğaldığı dönemlerde, ciddi bir infak ve hizmet seferberliğine azami ölçüde ihtiyaç duyulur. Ne yazık ki bugün içinde bulunduğumuz İslam âleminde, bir yandan ekonomik krizler, yoksulluğun yol açtığı ahlakî çöküntüler; diğer yandan ise insanların çoğunun maddeye taparcasına kendilerinden geçmiş olmaları sebebiyle, en çok unutulup ihmal edilen hususların başında, dinimizin maddi fedakârlıkla ilgili yönü gelmektedir. Servetin tadına varmak, malı yanlış yere sarf etmekten korumakla başlar. Bu da mahrumları ve yalnızları düşünmek, onların civarından ayrılmamaktır. Yoksulu ihmal eden topluluk saadet bulamaz, vicdanen huzura eremez. Mevlana der ki: - Fakr-u zaruret içinde boğulan gönüller, dumanla dolu bir eve benzer. Sen onların derdine derman olmak suretiyle o dumanlı eve bir pencere aç ki, duman çekilsin ve senin de kalbin yumuşayıp, ruhun incelsin!
Selam ve dua ile…
İSMAİLAĞA