Allah, zekât ibadetini İslam’ın temel şartlarından biri kılmıştır. Zekâtı hemen namazın arkasından zikretmek suretiyle, önemini belirtmiştir. Ki namaz, farz kılınan ibadetlerin en üstünüdür. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin.” (Bakara 2/110)
Zekât vermede kusurlu davrananlar ve vermek istemeyenlere ilişkin olarak çok ağır tehditler ve cezalar bulunmaktadır. Nitekim Yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele.”(Tevbe 9/34)
İşte bu açıdan zekât üzerinde durulması gereken dinin asıl ve önemli konularından/farzlarından biridir. Dolayısıyla bu kadar önemli olan bu ibadetin sırlarını ve hikmetlerini ortaya koymak, bununla ilgili açık ve gizli şartlarını sergilemek, zekâtın görünen ve görünmeyen/bâtınî manalarını izah etmek gerekecektir.
Bu kitabımızda, zekâtın hem veren ve hem alan açısından durumunu kısaca özetlemek suretiyle konuyu ortaya koymaya çalışacağız.