SÜNNET-İ SENİYYE
Aziz Okuyucu
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ben size iki kaynak bıraktım, bunlara uyduğunuz sürece sapmazsınız: Allah’ın kitabı ve benim sünnetim”
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz bir olay veya soru karşısında önce vahyin gelmesini bekler, gelmezse kendi ictihadı ile hüküm verirdi. Nitekim hükmü kat’ilik ifade eden mütevatir sünnetin inkarının “Küfür” olduğu hususunda ittifak vardır. Beş vakit namazın rek’atları, zekatın cinsine göre miktarı, recm, haccın ne şekilde eda edileceği gibi bir çok farz hüküm mütevatir sünnetle sabittir.
Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimizin dinî konularda söylediği her söz, haber-i vahid’le bize ulaşmışsa ona uymak zorundayız. Heva ve heveslerimize kapılıp, kendi aklımızı tercih hakkımız olamaz.
Bedir’de savaş alanının tesbiti veya hurma ağaçlarının budanması ile ilgili ictihadları esas alıp; “Efendim, sünnet bağlayıcı değildir” tezine sarılan moderinstler ve Bel’am kılıklı kişiler, mü’minleri saptırmanın gayreti içindedirler.
Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte “Ümmetimden yüz çevirenler müstesna, hepsi cennete girer,” buyurmuş, “Yüz çeviren kimdir?” diye sorulduğunda Rasûl-ü Ekrem efendimiz “Bana itaat eden cennete girer, isyan eden de yüz çevirmiştir,” buyurmuştur.
Efendi Hazretlerimizin (kuddise sirruhû) bir vecizesi ile konuyu özetleyelim:
“İkindi namazının sünneti kaçacağına bu MAHMUT ölsün daha iyidir.”
Selam ve dua ile
HEYET