Muhterem Efendiler
Ehli Tasavvuf’un dinde, nakle ve akla önem vermekle beraber; daha çok keşfe ve ilhama özen gösterdiğini, bilgi kaynağı olarak da kalbi ön plana çıkardığını görüyoruz.
Sûfiyyenin, bütün dikkatini kalp üzerine yoğunlaştırması ve teveccühünü ona yöneltmesi pek tabiidir. İsmail Hakkı Bursevî hazretleri diyor ki:
Sûr-i İsrafil’e benzer Evliyâ’nın nağmesi
Bir nefeste nice yüzbin mürde-diller can bulur.
“Velilerin sözü, İsrafil’in sûru gibi bir üflemede yüzbinlerce ölü kalbi diriltme gücüne sahiptir.”
Yunus Emre hazretleri de şöyle der:
Erenlerin nazarı toprağı cevher eyler,
Erenler kademinde toprak olasım gelir.
“Erenlerin bir bakışı toprağı altın yapar. Onların altında toprak olmaya can atıyorum.”
Alâuddin Attar hazretleri de diyor ki:
“Hakk’a erenlerin sohbetinde bir an bulunmak bile, zühd ve takva içinde yüz sene ömür geçirmekten daha tesirlidir.”
Diyebiliriz ki Hâcegân sohbetleri; suları çoğaldığı zaman yatağına sığmayan ve mecrasından taşarak, geçtiği ovalara taşan bir nehir gibidir. Neticede yayıldığı araziyi ve civarını manevî yönüyle ihya eder.
Cenab-ı Mevlâ kendi rızası için toplanan, kendisine iltica eden, mâsivadan bir şey talep etmeyen Hâcegân’dan bizleri mahrum etmesin! AMİN…
Selam ve dua ile
HEYET