رمز المنتج: sirac0035
الماركة: Siraç Yayınevi
Dav’ül-Meâlî (Şerhul-Emâlî), Molla Ali el-Kârî’nin kadim akide manzumelerinden Bed’ü’l-Emâlî üzerine özlü bir şekilde kaleme aldığı meşhur şerhtir. Bu nadide eser, Ehl-i Sünnet’in Mâtürîdî ekolünün görüşlerini muhtasar bir şekilde anlatmakta olup, asırlar boyunca İslam dünyasının çeşitli yerlerinde ve özellikle medreselerde ders kitabı olarak günümüze değin okutula gelmiştir.
Siracüddin Ali b. Osman el-Ûşî’nin Mâtürîdî akaidine dair kaleme aldığı manzum risâlesidir. Risale birçok isimle meşhur olmakla beraber, Müellif Rahimehüllâh’ın eserini el-Emâlî diye isimlendirmiş olması haysiyetiyle daha çok bu isimle tanınmıştır. Bu manzum eser, İslâm akaidinin temel konularını klasik bir şekilde ilâhiyyât, nübüvvât ve sem‘iyyât olarak işlemiştir. Eserde özetle şu konulara yer verilmiştir:
Manzum olması ve özlü bilgi vermesi sebebiyle öğrenilmesi ve ezberlenmesi kolay olan Bed’ü’l-Emâlî, medreselerde okunan akaid ve kelâm metinleri arasında başlangıç kitabı olmuş ve pek rağbet görmüştür.
Önemli Mâtürîdî akaid risâlelerinden biri olan Bed’ü’l-Emâlî, pek çok defa istinsah edilmiş, üzerinde tercüme ve şerh olarak birçok çalışma yapılmıştır. Arapça Şerhleri:
Mâtürîdî kelâmcısı, Hanefî fakihi ve muhaddis olan Ali b. Osman el-Ûşî Rahimehüllâh, doğum tarihi ve doğum yeri kesin olmamakla beraber el-Ûşî nisbesinden hareketle günümüzde Kırgızistan sınırları içinde bulunan Oş (Ûş) şehrinde doğduğu tahmin edilmektedir. Ûşî Rahimehüllâh’ın nisbet ve lakaplarıyla tam olarak ismi, Siracüddin (Rükneddin) Ebû Muhammed (Ebü’l-Hasen) Ali b. Osmân b. Muhammed b. Süleymân b. Ali el-Ûşî el-Fergânî et-Teymî eş-Şehîdî el-Hanefî el-Mâtürîdî’dir. Kaynaklarda hayatına dair yeterli bilgi bulunmamakla beraber, Oş (Ûş) şehrinde doğduğu veya yaşadığından dolayı Ûşî, bu bölgenin ismi genel olarak Fergana olduğu için Fergânî, mensuplarından bazıları şehit düşen Teym kabilesine velâ yoluyla müntesib olduğu dolayısıyla Teymî ve Şehîdî, Hanefî ve Mâtürîdî mezhebine mensup olmasıyla Hanefî ve Mâtürîdî nisbeleriyle anılmıştır. Bed’ü’l-Emâlî (el-Emâlî) akaid risâlesiyle pek tanınan ve Mâtürîdî kelamcıları arasında yer alan Ali b. Osman el-Ûşî, Nâsırüddin Muhammed b. Yûsuf es-Semerkandî’den başka hocası ve Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Buhârî el-Attâbî’den başka talebesi hakkında yeterli bir bilgi yoktur.
Öncelikle şunu belirtelim ki, Siracüddin el-Ûşî Rahimehüllâh, fıkıh, hadis, kelâm ve edebiyat gibi ilimlerle meşgul olmuş ve eserler kaleme almıştır. Kaynaklara bakıldığında kendisi hakkında Siracüddin, Rükneddin, Şemsülislâm, eş-Şeyh, el-İmâm, el-‘Allâme, el-Fakîh, el-Muhakkik, İmâmü’l-Harameyn gibi lakaplarla anılmıştır. Böyle anılması da onun ilminin yüksekliğine ve derinliğine işaret etmektedir.
Molla Aliyyül-Kârî, Hanefî fakihi, muhaddis, müfessir ve kıraat âlimleriden biridir. Herat’ta doğmuştur. Nisbesiyle beraber tam adı Ebü’l-Hasen Nûrüddîn Alî b. Sultân Muhammed el-Kârî el-Herevî’dir. Molla Ali el-Kârî diye meşhur olmuştur. Ancak risalelerinde ismi -Ali b. Sultan Muhammed- olarak geçmektedir. Molla Ali el-Kârî ailesiyle birlikte, Şah İsmail’in Herat’ı zapt etmesi ve Şiîleştirme politikası sebebiyle Mekke’ye hicret etmiş, yerleşmiştir. Mekke’de ikamet ettiği için kendisine “el-Mekkî”, Kur’ân ilimlerinde mütebahhir bir âlim ve kıraat ilmiyle meşgul olmasıyla “el-Kârî” ve ilminin yüksek olması hasebiyle de “Molla” denilmiş olması muhtemeldir.
Öncelikle Ali el-Kârî, İslâmî ilimlerin hemen hemen hepsiyle meşgul olmuş ve her sahada birçok eser vererek ilmi derinliğini ispatlamıştır. İkinci olarak, vefat haberi alan Mısır ulemasının gıyabi cenaze namazı kılmaları kendisinin hayatta iken islâm dünyasında meşhur bir ilmi şahsiyet sahibi olduğunu göstermiştir. Üçüncü olarak, tercüme-i hal kitapları kendisinin şöhretinin yaygınlığından ve eserlerinin güzelliğinden ve öneminden bahsetmektedir. Dördüncü olarak, günümüze kadar 150’den fazla eserinin ulaşması ilmi şahsiyetini yansıtmaktadır. Molla Ali el-Kârî Rahimehüllâh, Herat’ta ilk ilim tahsilini babasından ve Muiniddin Hafız’dan yapmıştır. Babası Kur’ân ve kıraat ilminde âlim bir kimsedir. Mekke’de ise Ebü’l-Hasen el-Bekrî, İbn Hacer el-Heysemî, Müttakî el-Hindî, Mir Kelan, Atiyye b. Ali es-Sülemi, Abdullah es-Sindî, Allâme Kutbüddin el-Mekkî, Muhammed b. Muhammed el-Bekrî ve Sinaneddin el-Amasî gibi meşhur âlimlerden ders almıştır. İlimlerde çok yönlü olan Molla Ali el-Kârî Rahimehüllâh, başta fıkıh ve hadis olmak üzere kıraat, tefsir, akaid, kelâm, tasavvuf, tarih, dil ve edebiyat sahasında devrinin önde gelen ilim erbabı arasında yerini almıştır. Kıraat ilmine olan vukufiyetinden dolayı el-Kârî veya genel olarak “Molla” Ali el-Kârî diye anılmıştır. Hanefî mezhebine son derece bağlı olan Aliyyül-Kârî, bazı meselelerde İmam Mâlik ve İmam Şâfî’ye itirazda bulunmuş ve Hanefî mezhebini eleştiren Şâfiî fakihlerine sert bir dille cevab vermiştir. Ayrıca zamanındaki bid‘at ve hurafe ehli kimselere karşı koymuş ve İbnü’l-Arabî’nin de vahdet-i vücûd felsefesine şiddetle karşı çıkarak onu tekfir etmiştir. İlminin derinliği-yüksekliği ve din hususunda keskin kılıç gibi olması sebeplerinden ötürü kısa zamanda bazı çevrelerin ilgisini ve sevgisini kazanmıştır. Tasavvuf erbabı olmakla beraber mevzû hadislerle ilgili çalışmalarıyla meşhur olmuş, itikadî konularda Selefiyye’nin (geçmiş büyüklerin) görüşlerini benimsemiş ve bu sebeple kelâm ve tasavvuf konularındaki aşırı temayüllere her zaman karşı çıkmıştır. Şevkânî, onu överek ictihad yapabilecek bir âlim olduğunu söylemiş, Leknevî ise, onu müceddid olarak kabul etmiştir.
Ali el-Kârî, ilim alanında meşhur olduğu gibi hattatlıkta meşhur bir kimsedir. Özellikle Sülüs ve nesih yazılarında çok mahirdir. Bu güzel maharetini geçimi için kullanmış ve resmî hiçbir görev kabul etmemiştir. Geçimini, her sene kenarına tefsir ve kıraatle ilgili açıklamalar koyduğu Mushaflar yazmakla sağlamıştır.
Molla Aliyyül-Kârî Rahimehüllâh, Mekke-i Mükerreme’de (1014/1605) yılında Şevval ayı içerisinde hakkın rahmetine kavuşmuş ve Şeyhi Abdullah es-Sindî’nin kabrinin yanına defnolunmuştur. Vefat haberini alan Mısır uleması Ezher Camii şerifinde gıyabî cenaze namazı kılmışlardır. “Allah Teâlâ Rahmet etsin, Cemâlullah ile Şereflendirsin.” Âmin.
Allâme Aliyyül-Kârî Rahimehüllâh, İslâmî ilimlerin her alanında (180’e yakın) eser kaleme almış ve bu eserlerin hemen hepsinin yazma nüshaları günümüze kadar ulaşmıştır. Nadide eserlerinden bazıları şunlardır: